20 Mart 2017 Pazartesi

Cazır Cuzur - Cenk Akyol 21 Mart 2017



Herkese selamlar,

Sevgili Apdülkadir'in Blues Perişan blogunu ilk günlerden beri takip ediyorum. Grup Perişan karikatürlerinden beri de kendisinden haberdarım. Geçtiğimiz günlerde ortak arkadaşımız, üstadım Murat Beşer vasıtasıyla buluşup, biralarken laf tabi ki benim Cazkolik'teki yazılara, onun bloguna geldi. Ortak bir şeyler yapalım, ben de bloga katılayım dedik. Hatta benim son Alexis Korner yazım sevgili Aptül'ün ( benim neslim onu böyle tanır) siparişi ile oldu diyebilirim. 

Blog blues, blues-rock eksenli olduğundan burada daha çok bu tür albümleri yorumlamaya dikkat edeceğim. Kabaca her hafta 2, 3 albüm tanıtmak istiyorum. Albümler güncel de olabilir, dinlemeye doyamadığım eski favorilerim de olabilir. Bir süre sonra benim daha çok dinlediğim caz-rock janrı daha da ağır basabilir. Umarım farklı, duymadığınız güzel müziklere ulaşmanızda aracı olabilirim.


Bu hafta blogun adına yakışır blues-rock albümlerle başlayalım.



Miller Anderson – 2016 - Through the mill ( Anderson & Sherman )


Sevdiğimiz ama yeteri kadar tanınmayan müzisyenler için kalıplaşmış benzetmeler vardır. Dünyanın tanınmayan en iyi gitaristi, davulcusu vesaire diye. Miller Anderson da onlardan biri.
En azından yeni nesiller için. 1964'ten beri sahnelerde. 60'ların sonlarında Keef Hartley Band'in unutulmaz albümlerinde, 70'lerin ikinci yarısında T-Rex'in all-star grubunda, Chicken Shack, Stan Lee, Donovan albümlerinde ve turnelerinde, 80lerden beri Spencer Davis Group ile turlamış tam bir eski tüfek. Son olarak Miller Anderson Band ile arkasında harika bir grup ile Keef Hartley Band dönemindeki repertuardan oluşan Rockpalast konserini CD ve DVD olarak yayınlamıştı. Son albümüne ismini veren “Through the mill” sentetik nefeslilerin desteklediği güçlü bir blues-rock parça olsa da albümün geneli lo-fi anlayışla, sequencer davul, klavye, mızıka ve gitarlar ile Jeremy  Sherman'ın yardımları ve yapımcılığı ile folk-rock soslu, singer, song-writer diye tanımlanacak parçalardan oluşuyor. Parçalar akılda kalıcı fakat üzerinde çok çalışılmış diyemem. Lo-Fi tabir edilen bir yapım. Albümde 1976'da Stan Webb önderliğindeki Broken Glass grubu ile çıkardığı kendi ismindeki albümündeki aynı isimli parçayı yine akustik gitarı, fiddle kemanla yorumluyor. Ama kendisini tanımak istiyorsanız 48 sene önceki "Halfbreed" albümü doğru adres.





Cream – 1966 - Fresh Cream (Deluxe Edition) ( Polydor )

İlk power trio denilebilir Cream için. Eric Clapton aynı sene John Mayall & The Bluesbreakers ile çıkardığı meşhur “Beano” albümünden sonra her hangi birisi için çalmadığı ilk albüm. Aynı şeyler Ginger Baker ve Jack Bruce için de geçerli. Onlar da Alexis Korner ve Graham Bond ile çaldıktan sonra ilk defa kendileri için bir albüm kaydediyorlardı. Hepsinin isimlerinin efsane olarak anılmasında bu grubun ve bu albümün başarısı önemli. Albüm 3 CD 1 DVD Audio olarak tekrar yayınlandı. Strero mix, Mono mix, daha önceden yayınlanmamış albüme girmemiş ilk kayıtlar, BBC seanslarından oluşan albüm detaylı bilgiler ve zengin bir görsel malzeme içeriyor. Albümü sonraki Disraeli Gears ve Wheels Of Fire kadar sevmem. Bunda haz etmediğim o dönemin baskın modası beat soundunun etkisi var sanırım. Robert Johnson, Skip James, Willie Dixon numaralarının yanında bir kaç erken dönem Jack Bruce bestesi de içeren albümün ekindeki kitapçıkta kendilerine ait anket tipi bilgiler de var. Clapton'ın yönetmen Akira Kurosawa, şarkıcı Felix Cavalier'in favorileri olduğunu, en iyi arkadaşının da Jimi Hendrix olduğunu belirtmesi hoş bir anı. Aynı ankette Huysuz ve ayrıksı davulcu Ginger Baker'ın davula 15 yaşında başladığını, Favori film ve film yıldızları için bilmiyorum cevabı vermesi, arkadaşının olmadığını yazması da o kadar tanıdık geliyor. Jack Bruce'un da 3 ay pencere temizlemecisi olarak çalıştığını sevdiği müziklerin Barok, jazz ve blues ( tabi ki ) en beğendiği bestecinin Fransız Olivier Messiaen ( ilk defa duydum ve hemen araştıracağım) olması güzel detaylar.

Grubun sonraki şahane albümlerinin habercisi iyi bir başlangıç albümü. Grup sonradan daha da yükselecek ve 2,5 yıl sonra dağılacak.

Jack Bruce - Bas, Mızıka, vokaller
Ginger Baker – Davul, vokaller
Eric Clapton – Gitar Vokaller



Peter Erskine & The DR.UM Band – 2017 - Second Opinion ( Fuzzy Music )

Joe Zawinul ve Jaco Pastorius'un has adamı, ECM kayıtlarından, Rod Stewart, Kate Bush albümlerine eşine az rastlanır genişlikteki diskografisine 500'e yakın albüm sığdırmış davul efsanesi Peter Erskine son grubu DR.UM band ile 2. albümünü yayınladı. Herkesin doğal olarak nefret ettiği, otel lobilerinde, teras barlarında maruz kaldığı “Smooth Jazz” ucubesinin bile mahir ellerde ne kadar güzel olabileceğini gösteriyor. Türün formüllerini içerse, klişelerle dolu bile olsa düzenlemelerin kalitesi, enstrüman tonlarının iyi seçilmesi albümü pırıl pırıl parlatıyor. Düzenlemeler Miles Davis, Freddie Hubbard, Herbie Hancock gibi isimlerle çalışmış usta klavyeci John Beasley'e ait. Soyadı benzerliği olan iki isimden Yeni Zellanda'lı basçı Benjamin Shepherd'ı önümüzdeki günlerde çokça albümde dinleyeceğiz sanırım. Albümde orijinal funk bestelerinin yanında Henry Mancini'nin Dreamsville yorumu da var. Grubun saksofoncusu Bob Shephard da Berkley tarafından onursal Profesör ünvanı verilen Peter Erskine gibi Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde eğitmen. Peter Erskine ile daha önce de Lounge Art Ensemble üçlüsünde çalmıştı. 

John Beasley - Klavyeler; 
Bob Sheppard – Saksofonlar, flütler; 
Benjamin Shepherd - Bas; 
Peter Erskine – Davul, Vurmalılar


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...