23 Haziran 2017 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 47

 Geronimo Yalnızkartal'ın bana bir ay göndergiği bir yazıyı ancak bu hafta yayınlayabiliyorum. Bu gecikmenin sebebi ise yazıyı bana facebook mesajı olarak göndermesi ve benim de o sıralar dikkatimden kaçması. Şimdi bu yazıyı gecikmeli de olsa yayınlıyorum. Bu arada iyi şeylerin gecikmesi olmaz. Bu arada Geronimo dostumdan bu gecikme için özür dilerim. 






Şarkıya Dair Notlar (*)

“  Bir Şarkı söylendiğinde ve çalındığında beden kazanır . Bunun da mevcut bedenlere el koyup onlara kısa süreliğine el koyup yapar . ( ödünç alınan beden ya da tek bir icracıya , icrası grubuna , dinleyicilere ait olabilir. Şarkı ödünç alınmış bir bedenden diğerine , beklenmedik şekilde akıp gider .Şarkı her seferinde ödünç aldığı bedenin içine yerleşir .Kendine bedenin iç organlarından bir yer bulur .Bir davulun kulak zarında , bir kemanın göbeğinde , şarkıcının ya da dinleyicinin , göbeğinde ya da böğründe … )  Dik tutularak çalınan kontrabasın bedenine , bir ağzın önünde kuşlar gibi uçuşan , inip kalkan bir çift elindeki mızıkanın bedenine ya da gümbür gümbür çalan davulcunun gövdesine . Şarkı tekrar tekrar şarkıcının bedenini ele geçirir. Ardında da şarkıyı dinleyen , ona mimikleri ile tepki veren , geçmişi hatırlayan ve geleceği hayal eden dinleyicilerin bedenlerini . Bir şarkı ele geçirdiği bedenlerden farklı olarak zaman ve mekan içinde sabitlenmiş değildir . Şarkı geçmiş tecrübeleri anlatır . Söylendiğinde şimdiyi doldur . Hikayelerde aynı şeyi yapar . Ama şarkıların sadece onlara has bir boyutu vardır . Şarkıyı şimdiyi doldururken bir taratan da gelecekteki bir dinleyen kulağa ulaşmayı umut eder . İleri uzanır uzanır uzanır . Bu umut ısrarcı olmasa bence şarkılar var olmazlar . Şarkılar ileriye uzanır .

Şarkılarıntemposu , ölçüsü , içindeki döngü ve  tekrarlar yatay zamanın akışına karşı bir sığınak inşa eder. Bu sığınak içinde gelecek , şimdi ve geçmiş birbirlerini teselli edebilir , kışkırtabilir, tiye alabilir  ya da birbirlerine ilham verebilir .

Günaydın Blues
Blues nasılsın ?
Nasılsın ?
Günaydın Blues
Blues Nasılsın ?
Şöyle bir uğradım
Laflayalım diye
( Bessie Smith )

..

Bütün şarkılarda mesafe vardır. Şarkı mesaeli değildir  ama malzemelerinden biri mesafedir , tıpkı varlığın herhangi bir grafik imgelerin malzemelerinden bir olması gibi . Şarkıların ve imgelerin ta başlangıcından beri böyledir bu .
Bütün şarkılar yolculuklar dairdir …
Şarkılar akıbetleri ve geri dönüşleri , karşılaşmaları ve vedaları anlatır . Başka türlü söylersek : Şarkılar bir yokluğa söylenir . İlhamlarını yokluk vermiştir ve yokluğa hitap ederler. Aynı zamanda şarkının paylaşılması iel yokluk da paylaşılır ve daha az kesikin , daha az yalnız , daha az sessiz bir hal alır . Bu asıl yokluğun , şarkının birlikte söylenmesi sırasında , hatta söylenmesinin hatırlanması sırasında “ azalması “ ortak bir zafer duygusu ile yaşanır . Bazen mutedil bir zaferdir bu , çoğunlukla da örtülü bir zafer .  “Kendimi bir şarkının sıcak kozasına sarıp “ demiş Jonny Cash “ her yere gidebilirdim ; kimse beni yenemezdi .
Şarkıların özü seste ya da zihinde değil oranlardadır . Sarıp sarmalamak için takip ederiz onları . Başka bir mesajın ya da etkileşim biçiminin sunduğundan bu yüzden farklıdır sundukları . Kendimizi mesajın içinde buluruz . Şarkıyla söylenmeyen gayri şahsi dünya dışarıda kalır , plasentanın dışında . Bütün şarkılar , içerikleri ya da söyleyişleri kuvvetle erkeksi olduğundan bile , anaç bir etki yaratır .
Şarkılar bir bağ kurar , toparlar ve bir araya getirir .Söylenmedikleri zamanlarda bile hazır bulunan toplanma noktalarıdır onlar . Şarkıların sözleri bir nesri oluşturan kelimelerden farklıdır . Nesirlerde kelimeler bağımsız faillerdir ;şarkılarda ise öncelikle ve her şeyden çok anadillerinin mahrem sesleridir . Anlamları her neyse ona işaret ederler, aynı zamanda o dilde bulunan bütün kelimeleri muhatap alır ya da onlara doğru akarlar .

Şarkılar nehirler gibidir. Her biri kendi yatağından akar – yine de hepsi her şeyin çıktığı yer olan denize ulaşmak için akar . Bir nehrin ağzından dökülen sular uçsuz bucaksız bir başka yere doğru yola çıkar . Bir şarkının ağzından çıkanlar içinde benzer bir şey geçerlidir … “

Geronimo’nun notu :  Blues Perişan Kütüphanesine   , bu sayfanın takipçisi – özellikle – müzik dostlarına , içlerinden bu yazar ve kitabı  okumamış olan müzik sevdalılarına ve de tutkunlarına armağan etmek isterim bu  çok kıymetli alıntıyı .

Bazen bir şeyleri çok severiz , çok anlamlandırırız çok  çokça yönlü ,  biliriz ki tek değil , çok şeydir bunun , bu sevginin  sebebi , ama gelin görün ki bir türlü anlatamayız .  Bu yazıyı okurken  sayfa diplerini kıvırmaktan canım çıktı .  Yakın zamanda kaybettiğimiz , büyük entelektüel , aydın , sanatçı , yazar John  Berger’in  yalnızca yüzdört sayfalık ,  bir solukta  okunan ve adına layık  kitabı “ Hoşbeş”  ( Kim bulumuşsa , şahane bir isim olmuş ) içinde ki “Şarkıya Dair Notlar “ başlıklı “ hoşbeş” in de yazarın  ;   müziği   gerek yaratıcısı , gerek icracısı , gerek dinleyicisi , gerek arşivleyicisi , gerek paylaşımcısı , gerekse de canlı (konser) tutkunları ,  hatta belkide  hiç dinlemeyeni ,  ya da anlama,  algılama derdinde olmayanı , kısacası tüm faktörleri ve denklemleri ile  bu  hem teknik hem , sosyal , hem de sanatsal içerikleri ile yorumlaması  beni hayran bıraktı  . Ve ilgili  bölümden bu uzun alıntıyı sizler için oturup gecenin saat   ikisi ile dördü arasında üşenmedim yazdım ve birazdan da Aptülika’ya yayınlaması için göndereceğim .

Neden müzik dinlerim , neden kimilerine göre halen dinozor denilen  grup ya da şarkıların peşinde koşarım , neden külüstür bir pikabı olmasına rağmen plak satın alırım, hatta neden yıllarca hiç pikabım olmadığı halde plaklarım oldu , neden internetten de olsa radyo yayını yapmaya çalışır da müziği halen paylaşmaya çalışırım , neden yüzlerce kez dinlediğim kimi şarkılar halen bana her dinlendiğinde farklı hisler verir , neden çok sevdiğim bir şarkıyı kıskanmak yerinde tam tersi herkes ile paylaşmak isterim , neden  kimi şarkılar sadece özel insanları aklıma getirir , neden halen tüm uykusuzluğuma direnerek  içinde “ şarkı “ geçtiği için hiç kaybolmayan heyecan ile bu yazıyı yazmaya çalışırım .
İşte  bütün bu zor soruların büyük bölümüne   basit ve yalın cevaplar bulduğum için yukarıdaki alıntıda …
 Hepsi bu !
Teşekkürler  John Berger . Huzur içinde uyu ,  yazdıkların bir şarkı tadında akıyor şu anda zihnimden hiç şüphen olmasın .

Geronimo Yalnızkartal
19 Mayıs sabah karşı – 2017

( *) Kitap : Hoşbeş – Yazar: John Berger  - Metis 2016


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...